İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, Tehran Times’a verdiği özel röportajda, cumhurbaşkanlığı görevinden önceki yaşam tarzını ve bugünkü yoğun sorumluluklarını anlattı. “Artık özgür değiliz ama halkın sorunlarını çözmek bize mutluluk veriyor” diyen Pezeşkiyan, görevinin ağır ama umut verici olduğunu belirtti.
Tehran Times muhabiri: Azerbaycan ziyareti dönüşünde uçakta gerçekleşen bu samimi söyleşide Pezeşkian, spor alışkanlıklarından İran’ın dış politikadaki duruşuna kadar birçok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz Pazartesi günü, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ve beraberindeki heyet, iki günlük resmi bir ziyaret için Azerbaycan’a hareket etti. İlk gün Bakü’de, ikinci gün ise Farsça’nın büyük şairi Nezami Gencevi’nin mezarının bulunduğu Gence şehrinde programlar planlanmıştı. Ancak İran’ın güneyindeki Bender Abbas limanında yaşanan büyük yangın felaketi nedeniyle ziyaret bir gün erken sona erdi.
Ziyaret sırasında ben de Cumhurbaşkanlığı medya ekibiyle temasa geçip Pezeşkiyan ile uçakta kısa, gayriresmi bir röportaj yapma talebimi ilettim. Olumlu karşıladılar ancak yoğun program nedeniyle zaman kısıtlıydı. Neyse ki dönüş yolunda, Bakü semalarında süzülen uçakta kısa da olsa sohbet etme imkanı bulduk…
İşte Pezeşkiyan ile yaptığımız o röportaj:
Sayın Cumhurbaşkanı, sabahları genelde kaçta işe başlıyorsunuz?
Genelde saat yedide.
Peki, genelde ne zamana kadar çalışıyorsunuz?
Duruma bağlı. Rutin bir işleyiş yok. Bazen yedide eve dönüyoruz, bazen altıda, bazen on birde. Hangi işle meşgulsek, hedef neyse ona göre saat değişiyor. Mesela şimdi kaç?
Sanırım on biri geçti.
On biri geçti bile. On ikiye bile varamayacağız. Yani işimizin doğasına göre saat değişiyor. Ama bildiğim kadarıyla 24 saat sistem için çalışıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı öncesi spor ve dağ yürüyüşüyle ilgilendiğinizi duydum. Şimdi de spor yapabiliyor musunuz?
Çok az. Haftada bir gün futbol oynamaya ya da dağa gitmeye çalışıyoruz ama dağa da öyle kafamıza göre gidemiyoruz. Güvenli ve tenha bölgeleri seçiyorlar. Yani o halkla olan rahat temasımızı kesiyorlar, “Olmaz” diyorlar. Elimizden bir şey gelmiyor.
Cumhurbaşkanlığı öncesi ve sonrası arasında nasıl bir fark var?
Ne açıdan? Ben hala aynı kişiyim. Hiçbir fark yok.
Ama sorumluluğun ağırlığı açısından…
Elbette işin yükü çok daha ağır. Bazen diyorum ki önceden özgürdük, şimdi tutsak olduk. Ama bu öyle bir tutsaklık ki halkın sorunlarını çözmek uğruna katlanıyoruz. Halkın dertlerine derman olmak istiyoruz. Bu da bize umut ve dayanma gücü veriyor. Gençlerin, halkın yüzünü güldürebilirsek, bu yol daha kolay ve katlanılır olur.
Dverim Lideri Ayetullah Hamenei ile olan kişisel ilişkiniz nasıl?
Her zaman samimiydik. Biz hep söylediklerimize sadık kaldık. Şimdi de onun belirlediği siyaset ve yönelim doğrultusunda ilerliyoruz. Onun çizdiği yolun tersine hareket etmiyoruz.
Batılı bazı medya organları, İran’ın ABD ile müzakerelere zayıflık ve korkudan dolayı başladığını iddia ediyor.
Hiçbir zaman “Müzakere etmezsek başımız belaya girer” demedik. Geçmişte bazıları böyle diyordu ama biz ülkenin geleceğini müzakereye bağlamadık. Kendi işimize bakıyoruz. Elbette müzakere eder, ortamı sakinleştirir, ilişkileri geliştirirsek bu çok iyi olur. Ama müzakereler başarısız olursa biz çıkmaza girmeyiz. Yeter ki akıllı insanlarımızla birlik olalım.
yorumunuz